Hazret-i Mevlana ile Sems Hakkinda
Mevlana, Sems ile Konya'da bulustugu zaman tamamiyle kemale ermis bir sahsiyetti. Sems, Mevlana'ya ayna oldu. Mevlana, Sems'in aynasinda gördügü kendi essiz güzelligine asik oldu. Diger bir ifadeyle Mevlana, gönlündeki Allah askini Sems'te yasatti. Mevlana'nin Sems'e karsi olan sevgisi, Allah'a olan askinin miyaridir (ölçüsüdür). Çünkü Mevlana, Sems'te Allah cemalinin parlak tecellilerini görüyordu. Mevlana açilmak üzere bir güldü. Sems ona bir nesim oldu. Mevlana bir ask sarabi idi, Sems ona bir kadeh oldu. Mevlana zaten büyüktü, Sems onda bir gidis, bir nesve degisikligi yapti. Sems ile Mevlana üzerine söz tükenmez. Son söz olarak söyle söyleyelim, Sems, Mevlana'yi atesledi, ama karsisinda öyle bir volkan tutustu ki, alevleri içinde kendi de yandi.
Sems-i Tebrizi Hazretleri'nin Konya'dan Ayrilisi
Sems ile bulusan Mevlana, artik vartini Sems'in sohbetine hasretmis, Sems'in nurlarina gömülüp gitmis, bambaska bir aleme girmisi. Sems'in cazibesinde yana yana dönüyor, ilahi askla kendinden geçercesine Sema ediyordu. Bu iki ilahi dostun sohbetlerindeki mukaddes sirri idrakten aciz olanlar, ileri geri konusmaya basladilar. Neticede Sems, incindi ve Mevlana'nin yalvarmalarina ragmen, Konya'dan Sam'a gitti (14 Mart, 1246 Persembe).
|