Hazret-i Mevlana'nin Baki Aleme Göçüsü
Mevlana, Çelebi Hüsameddin ile tam onbes sene güzel demler, hos safalar sürdü. Bu müddet zarfindan bahtsizlarin fitne ve hücumundan uzak, huzur ve sürur içinde yasadi. Dostlari onun cemalinin nuruna pervane olmuslardi. Mevlana, artik son anlarini yasadigini, özledigi ebedi cemal alemine kavusacagini anlamisti. Ansizin hastalanip yataga düstü. Mevlana'nin hastalik haberi Konya'da yayildigi zaman ahali, sifalar dilemeye, gönlünü, duasini almaya geliyorlardi.
Seyh Sadreddin (? - 1274) de talebeleriyle birlikte Mevlana'ya geçmis olsun demeye geldi ve çok üzüldügünü beyan edip, "Allah yakin zamanda sifalar versin. Hastalik ahirette derecenizin yükselmesine sebeptir. Siz alemin canisiniz, insaallah yakin zamanda tam bir sihhate kavusursunuz" diye temennide bulundu. Bu nun üzerine Mevlana: "Bundan sonra Allah sizlere sifa versin. Asikin masukuna kavusmasini ve nurun nura ulasmasini istemiyor musun?" dedi. Seyh Sadreddin, yanindakilerle birlikte aglayarak kalkip gitti.
Mevlana, dostlarina ve aile efradina, bu dünyadan göçecegine üzülmemelerini söylüyordu, fakat onlar, benden de olsa, bu ayriligi kabullenemiyorlar, aglayip inliyorlardi. Mevlana'nin hanimi, Mevlana'ya hitaben; "Ey alemin nuru, ey ademin cani! Bizi birakip nereye gideceksin?" diyerek agliyor ve ilave ediyordu. "Hudavendigar Hazretlerinin dünyayi hakikat ve manalarla doldurmasi için üçyüz veya dörtyüz yillik ömrünün olmasi lazimdi." Mevlana cevaben, "Niçin? Niçin? Biz ne Firavun ve ne de Nemrud'uz, bizim toprak alemiyle ne isimiz var, bize bu toprak aleminde huzur ve karar nasil olur? Ben insanlara faydam dokunsun diye dünya zindaninda kilmisim, yoksa hapishane nerede ben nerede? Kimin malini çalmisim? Yakinda Allah'in sevgili dostunun, Hazret-i Muhammed'in yanina dönecegimiz umulur"
|